• Bilişsel,  Duygusal,  Sosyal

    Oyuncaklardaki Tehlike

    Henüz ilkokula gidiyordum. O zamanlar sokaklar evcilik oynamak için daha güvenliydi. Arkadaşım bezelye yiyen oyuncak bebeğini getirmişti. Kaşığı bebeğin ağzına yaklaştırdığınızda, bezelyeye bağlı yaylı mekanizma pıt diye kaşığın içine kaçıyordu ve bebek kaşıktaki bezelyeyi yemiş gibi görünüyordu.

    Ben de bundan etkilenerek o günden sonra yeşil, küçük ve şirin bezelyeleri, tıpkı o bebek gibi pıt diye yiyivermeye başladım. 

    Bir başka hatırladığım oyuncak anım ise; barbie bebeklerimin boylarına göre aşırı küçük ve asla yere tam olarak basmayan ayaklarıydı. Sürekli bebeği yere doğru bastırıp, ayaklarını benim gibi tam basması ve benim gibi yürümesi için çaba harcardım. Ve eminim geçmişte bunu yapan çocuk sadece ben değildim. 

    Ayrıca barbilerimin simli farlarına ve abartılı rujlarına dokunur, onlar gibi makyaj yapmaya çalışırdım. 

    Oyuncaklarımla oynamayı bırakıp, öğretmen olmam arasında yaklaşık 12 sene var. Neden mi bunu söylüyorum?

    Öğretmenliğe başladığım senelerde 1. sınıf çocuklarımın okula getirdiği oyuncakları gördüğümde dehşete kapıldığımı hatırlıyorum.
    Bu 12 senede ne değişmiş olabilir?

    Şu an piyasada olan oyuncakların yanında;  suratında bir ton makyaj olan ve aşırı zayıf bedenleriyle, asla spor ayakkabı giymeyen barbie bebeklerimiz son derece masum kalıyor. 

    Ki geçmişteki barbie bebeklerin son yıllardaki güzellik algısını oluşturduğu ve plastik cerrahiyi ciddi oranda destekleyen bir plan olduğunu fark etmemek de mümkün değil.

    Günümüzde bebeklerin anormal vücut yapılarından tutun, giyimleri, makyajları, organları, üzerlerine eklenen tuşları ve çıkardığı sesler ciddi boyutlarda anormal. 

    Çocuk oynadığı oyuncağın günlük hayatta gördüğü kişilerin ve kendisinin görünümüne pek de benzemediğini elbette fark ediyor.

    Fakat bu farkındalık onun zihninin bilinçli kısmı.

    Bu tür oyuncakların çocuklarımızın bilinç altına ne gibi etkileri olduğunu kontrol etmemiz mümkün değil ve biliyoruz ki davranışlarımızı asıl yönlendiren “bilinç altımızdaki” deneyimlerimizdir.

    Anormal olanı normal göstermeye çalışan ve çocuklarımızın algısını yönetip kendilerine pazar oluşturmayı hedefleyen dünyadan çocuklarımızı korumak yine bizim elimizde. 

    Televizyonda bir haber görmüş ve inanılmaz etkilenmiştim. Bir anne çocuklarının zihinlerini temiz tutmak amacıyla normal vücut yapılarına sahip olan bebekler satın alıyor, makyajı olan bebeklerin yüzünü asetonla silip onun yerine, tatlış gözler ve çiller yapıyordu. 

    Nasıl güzel bir emek…

    Gelecekte ayakta kalabilmek için birçok firma çocuklara dönük reklamlar, kitaplar, oyuncaklar, çizgifilmler, videolar üretir. 

    Maalesef dünya düşündüğümüzden daha korkunç bir yer. 

    Çocuklarımızı bunlardan korumak ise bizim en temel görevlerimizden biri diye düşünüyorum. 

    Sevgiyle Kalın

    Derya AMAÇ

  • Akademik

    Oyuncak Seçerken Nelere Dikkat Ediyorum?

    Genellikle oyuncak seçimimi, oyuncağın ve çocuğumun sahip olduğu özelliklere göre bir öncelik sırası belirleyerek yaparım. Oyuncak ile ilgili sorduğum sorulara gelecek olursak:

    1. Oyuncağın üretiminde kullanılan malzemeler ne kadar sağlıklı?
    2. Oyuncak, çocuğun gelişim dönemine uygun mu?
    3. Oyuncak, çocuğun ilgi alanlarına uygun mu? 
    4. Oyuncak, hangi bilişsel, duyuşsal, duygusal ya da bedensel gelişime (gelişimlere) hitap ediyor. (Aynı anda birden fazla alana hitap eden oyuncakları aldığımda aşırı kârda hissediyorum:)
    5. Oyuncak çocuğun hayal gücünün görevini üstlenir mi? (Bazı oyuncaklar o kadar mükemmel ki çocuğun zihnini kullanmasına ve hayal kurmasına pek bir fırsat vermiyor. Örneğin, tıpatıp mutfak dolabına benzeyen bir minyatür dolap, ya da süpürge sesi çıkaran gerçeğe çok yakın bir süpürge. Dolayısıyla çocuk hayalinde fırının düğmesi dönüyor-muş gibi yapamıyor, ya da süpürge sesi çıkarmak zorunda kalmıyor. Böylece bu mükemmel oyuncaklar benim için mükemmel olmaktan çoook uzaklaşıyor. Bu gözler çeşmesinden su akan oyuncak lavabo gördü 🙂
    6. Oyuncağın tasarımı görsel ya da işlevsel anlamda yaş aralığındaki dikkat düzeyine uygun mu? (Karmaşık ve fazla renkli, karışık sesli ya da notaların gerçek seslerini yansıtmayan oyuncaklar elenir.)
    7. Oyuncak, tasarlanış amacı dışında başka nasıl kullanabilir? 
    8. Oyuncak, ne kadar süre kullanılabilir?
    9. Tabii fiyat da önemli, oyuncağın daha uygunu ve benzeri var mıdır? 

    Bir de aynı gelişim alanına hizmet eden oyuncakları almamaya özen gösteriyorum. 

    Az ve öz oluşunun yanında, çeşitlilikten ödün verilmemeli. 

    Örn: Evde resimli bir sözcük kitabı varsa, ayrıca benzer sözcükleri içeren kartları almam. Ama kitapta hayvanların isimleri varsa, sebze-meyve kartlarını alabilirim.

    Ya da evde etkinlik için aldığım gıda boyam varsa, oyun hamuru almam. Taze taze renkli hamurları oğlumla yapabilirim. 
    Oyuncak seçiminizde yardımcı olabildiysem ne mutlu bana.
    Derya AMAÇ