• Akademik

    Yeme Beni !

    Bazen yetişkinler olarak karşımızdakinin çocuk olduğunu unutup, hayatı bizim gibi algıladıklarını zannediyoruz. Böyle zamanlarda kafası ciddi anlamda karışmış bir çocuk gördüğümde gerçekten üzülüyorum.

    Hemen konuya giriyorum.

    Ah şu deyimler, ah şu benzetmeler !

    50’li yaşlarında tatlı mı tatlı bir hanımefendi yeni tanıştığı 3,5 yaşındaki Eda’ya şirinlik yapmak istiyor ve Eda kendisiyle ilgili bir şeyler anlattığı sırada hanımefendiden cevap:

    -Yeme beni! (Kahkahalar)

    Eda kocaman olmuş gözlerle, şokla hanımefendiye bakıyor ve:

    -Ben yemek yiyorum ki!

    Hanımefendi:

    -Kahkahalar…

    Bu esnada Eda kahkahaları da anlamlandırmaya çalışır bir ifade ile biraz kızgın biraz şaşkın…

    Günlük hayatta o kadar çok karşılaşıyorum ki bu tür diyaloglarla:

    -Dikkatini ver! 

    -Dilin ne kadar uzun!

    -Ay yicem o ağzını!

    -Senin bacaklarını kırarım!

    -Dilini tut…. ve daha birçoğu

    Dilinin uzun olduğunu söylediğinizde, gerçekten dilinin diğer insanlara göre ölçü birimi olarak daha uzun olduğunu düşünen bir çocuğun yerine koyalım kendimizi.

    Ya da bacaklarını gerçekten tutup kıracağınıza inanan…

    Peki ya ağzını gerçekten yerseniz?

    Çocuk için hiç olmadık yerde, sohbet gayet normal ilerlerken birden böyle anlamsız ve şok edici cümleler duyması nasıl hissettirir acaba?

    Bir de üzerine gülüşmeler; sizin anlayamadığınız bir durum olduğunu hissetmeniz ve küçümsenme hissi.

    Peki neden mi böyle?

    Daha önce de bahsettiğim gibi 11 yaşına kadar çocuklar “Somut işlemler döneminde” kabul edilir ve soyut olan bu benzetme ya da deyimleri doğru algılayamazlar.

    Birey yetiştirirken hep daha fazla zamana ihtiyacımız vardır.

    İşler asla hızlı ilerlemez.

    Olayları doğru bir şekilde açıklamak için zaman verelim.

    Seviyesine inelim,

    Empati kurarak, doğru sözcükleri seçelim.

    Sevgiyle Kalın

    Derya AMAÇ

  • Akademik

    Parmakla Sayma

    Velilerim genelde çocuklarının zihinden ve pratik bir şekilde işlem yapmalarını bekler fakat bu becerinin edinilebilmesi için çocukların zamana ihtiyacı vardır.

    Piaget’e göre çocuklar bilişsel anlamda yaş aralıkları ile paralel olarak belli dönemlere ayrılır. 

    • Duyu Motor Dönem (0-2 yaş)
    • İşlem Öncesi Dönem (2-7 yaş)
    • Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş)
    • Soyut İşlemler Dönemi (11 yaş ve yukarısı)

    Yaş aralıklarından da görüldüğü üzere ilkokuldaki bir çocuk dört işlem öğrendiği esnada , somut işlemler dönemindedir. Çocuğun bu dönemde soyut düşünme ve zihinden işlem yeteneği yoktur. 

    Doğal olarak 3’ün üzerine 2 eklediğinde bunu gözleri ile somut bir şekilde, parmaklarını devreye sokarak görmek ister. 

    Biz öğretmenlerin sayma çubukları ya da fasulyeler kullanmamızın nedeni de budur.

    İlerleyen zamanlarda da bir matematik problemi çözerken bolca somut materyallerden faydalanır, mevsimlerin oluşumunu anlatırken pinpon topu vb. malzemeler kullanır, yönlerden bahsederken çocukların kendi bedenlerinden yola çıkmasını sağlarız. 

    “Somutlaştırma” ilkokul düzeyinde olan çocuklarımız için her şeydir. 

    Bu nedenle biz öğretmenler de sınıfta bunu sıkça yapar ve özellikle kavramakta zorlanan çocukların kendilerini de çözüme ortak ederek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlarız.

    Yani çocuğumuz parmakla saydığı zaman endişe etmeyelim, kendilerini kötü hissettirmeyelim, korkmadan o minik parmakları ile işlem yapmalarını destekleyelim. 

    Zaman içerisinde bolca işlem yaparak bu durum ortadan kalkacak ve çocuklarımız zihinden işlemler yapmaya başlayacak, kendi yöntemlerini geliştirecektir.

    Yürüme ve konuşma becerileri her bebekte farklı aylarda gelişim gösterebileceği gibi bu tür beceriler de her çocukta daha önce veya sonra gelişebilir.

    Sevgiler

    Derya AMAÇ